Bilkent'te boykot tartışması: Üniversiteliler "Ne yapmalı?" sorusuna yanıt aradı
Bilkent Üniversitesi öğrencileri, artan öğrenci eylemlerini, boykot çağrılarını ve mücadelenin politik seyrini tartıştı; işçilerin, öğrencilerin bulunduğu her alanda örgütlenmesinin önemi vurgulandı.

Fotoğraf: Evrensel
Bilkent üniversitesi öğrencileri, Bilkent Emek Gençliği'nin çağrısıyla "Ne yapmalı?" başlıklı bir etkinlikte buluştu. Etkinlikte son dönemde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla artan iktidar karşıtı eylemlerin gidişatı, üniversite mücadelesinin bu yönde nereye ilerlediği aynı zamanda mücadelenin politik seyrine ve kazanımlarına dair tartışmalar yürütüldü.
Etkinliğe konuk olan Emek Gençliği MYK üyesi Bilgesu Kiper konuşmasına, üniversite gençliğinin aslında bu eylemliklerden önce de Zeren Ertaş'ın ölümüyle beraber başlayan barınma eylemlerini, İkbal ve Ayşenur cinayetinden sonra binlerce üniversiteli gençlerin sokağa çıkmasını ve 6 Şubat depremi sürecinde birbiriyle ve bölgedeki birçok insanla dayanışan üniversiteli gençleri örnek vererek hareket açısından önemli bir dönemden geçildiğini söyleyerek başladı.
Bugün üniversite gençliğinin "Hükümet istifa" sloganıyla sokağa akın etmesinin önünü açanların atanmış rektörler, kampüslerdeki polis baskısı, nitelikli eğitimden yoksunluk ve gençlere bütçe ayrılmamasının olduğundan bahsedildi. Üniversitelerin nitelikli bilginin üretildiği bir alandan uzak, geldiği son nokta ile iktidarın ideolojik üretiminin bir alanı olduğu;atanmış rektörlerin ise hem üniversite-sermaye ilişkilerinin bir geliştiricisi hem de tek adam iktidarının üniversitelerde kendini yeniden üretebilmesinin bir kaynağı olduğuna dikkat çekildi. Etkinlikte, tek adam iktidarı için üniversitelerin kritik bir yerde durduğu ve üniversitelerde boykotun önemli olduğu tartışıldı.
Etkinlikte ODTÜ'nün boykot çağrısıyla beraber boykot sürecine giren üniversitelerin şu ana kadar neler yaptıkları da aktarıldı. Bu boykot sürecinde öğrencilerin bir araya gelebileceği alanların arttığından ve aktif olmayan kulüplerin aktifleştiğinden bahsedildi.
Emek Gençliği MYK üyesi Bilgesu Kiper konuşmasında ayrıca bir diğer kazanımın ise üniversite gençliği arasında dayanışma pratiğinin ve bir öğrencinin bir diğer sıra arkadaşına olan güveninin arttığını gözlemlediğinden bahsetti. Eylem ve boykotların daha kitlesel öğrenci hareketine dönüşmesi için öğrencilerin yerellerinde örgütlenmeye, bir araya gelebilecek alanları arttırmaya ihtiyacı olduğunu belirten Kiper, öğrencilerin bulunduğu her alanı bir mücadele alanına çevirmesi gerektiğini aksi halde eylemlerin tekil eylemlerle sınırlı kalacağına dikkat çekti.
"Kurtuluş sandıkta değil sokakta, sloganı halkın gücünü ortaya çıkardı"
Öğrenci hareketinin yanı sıra, yapılan boykot çağrılarının önemli fakat tek başına yeterli olmayacağı, halkın en önemli silahının üretimden gelen gücünün olduğu bu yüzden genel grev çağrısının kritik önem taşıdığı vurgulandı. "Kurtuluş sokakta, sandıkta değil" sloganın örgütlenmesi halkın değiştirici gücünün gündeme gelmesinde etkili olduğunu söyleyen Kiper, kurtuluşun halkların, işçilerin öğrencilerin birlikteliklerinde olduğunu, o yüzden bu birliktelikleri mahalle mahalle, fakülte fakülte örgütlemeye devam edilmesi gerektiğini belirtti.
Valiliklerce getirilen tüm yasaklara rağmen sokağa çıkan ve birlikte mücadele deneyimi geliştiren yüz binlerce insanın iradesi, iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyım atanmasının önüne geçtiğine dikkat çeken Kiper, bu süreçten kalıcı birliklerin yaratılması gerektiğini bunun yolunun da işçilerin, öğrencilerin bulunduğu her alanda örgütlenmesinden ve birlikte mücadele etmesinden geçtiğini ifade etti. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et